9.2.11

George Carlin & Theory on Life

Amerika'nın ve dünyanın görüp görebileceği en sivri, en dişli ve göstermeden -bazen de göstere göstere- vurup yere seren komedyendir George Carlin.  Ancak ölümünden bir yıl sonra tanıdığım bu zat-ı muhterem, içindekileri dökmesini sağlayacak imkanlara sahip olana kadar çeşitli televizyon işleri yapmış, sonra da sazı eline alıp gelmiş geçmiş en şahane üslupla kimsenin iğne ucu batıramadığı yerlere çuvaldızla dalmıştır. Komedyen, yazar ve aktör olarak tanınır ama en çok tanınmasını sağlayan 70lerde yapmaya başladığı stand-up şovları ve yayımladığı kitaplardır. Esprilerinde ahlaki değerlerin ötesinde bir tutum vardır ve sisteme olan karşı eleştirisini açıkça sergilemiştir. Amerikan toplumuna açık saldırısı ve insanları harıl harıl eleştirmesi, din ve Amerikan halkının pek laf değdirtmediği konuları salata gibi karıştırıp dalga geçmesi her bünye tarafından kabul edilmesini zor kılmıştır ama bu onun da umrunda olmamıştır ki George Carlin'e hayran olan kesim oldukça fazladır. Tabuları un ufak eden ve klişeleri alıp ters çeviren Carlin'i geniş kitlelerin tanımasını saylayan 1972'de sahneye koyduğu "Seven Words You Can Never Say on Television" monologudur. Televizyonda söylenmesi uygun bulunmayan kelimeleri alır, dili algılayış biçimleriyle kelimelerin içine girerek neyin ne olduğunu ve olmadığını herkesin önüne serer. "Zeitgeist"'in ilk bölümündeki giriş monologunun da sahibi olan Carlin, politika ve sistem konusunda da herkesin üstünde konuştuğu klişeleri kaldırıp altta gözükenin tozunu alır ve gerçekleri olduğu gibi izleyiciye sunar. Gerçekleri anlatması ve çoğu konuda politikacı ve kurumların yanında insanları ve toplumu da yerlere-duvarlara çalması onu diğerlerinden farklı olarak kızgın, huysuz ama sonuna kadar haklı bir mizahçı haline getiriyor. "Saving the Planet?" monologu buna güzel bir örnek olabilir. Belirli kesim ve kurumların Carlin'e duyduğu nefret o kadar fazladır ki ölümünden sonra bir Hıristiyan kanalı Carlin'i alevler içinde göstererek 'Şimdi cehennemde cayır cayır yanıyor' diye sunacak kadar güçlü bir muhalefet yaratmıştır. Modern bir filozof olarak da anılan Carlin, hayatı, dili ve modern dünyayı irdelemeyi o kadar iyi bilmiştir ki uzun yıllar 'huysuz ihtiyar' olarak anılacak ve her zaman şiddetle özlenecektir.


Ölmeden önce sahneye koyduğu "It's Bad for Ya!" alınması beklenen bütün tatları, hem de daha fazlasını veriyor. Yazarlığının ve komedyenliğinin yanında sıkı bir şair olduğunu da kanıtlayan metinler içeren şovu dönüp dönüp baştan izlenecek, her seferinde de aynı hazzı verecek bir yapıt haline gelmiştir. Kısaca, okunduğunda ve dinlendiğinde belli edebi sınırların dışına taşmayı başarır, algıları açar, gözlere tuz basa basa açık durmasını sağlar ve kara mizahı da dibine kadar bünyeye işler. Geri kalan da karşısında olanı almak, az bir durmak, sonra da ölene kadar Carlin'i okumak ve dinlemektir. 

En sevdiğim metinlerinden biri de hayatın akışını ters çevirip güzel bir önermede bulunduğu "Theory on Life" çalışmasıdır:

The most unfair thing about life is the way it ends. I mean, life is tough. 
It takes up a lot of your time. What do you get at the end of it? A death!
What's that--a bonus? I think the life cycle is all backwards.
You should die first, get it out of the way.
Then you live in an old-age home.
You get kicked out when you're too young.
You get a gold watch.
You go to work.
You work forty years until you're young enough to enjoy your retirement.
You do drugs, alcohol, you party, you get ready for high school.
You go to grade school.
You become a kid, you play, you have no responsibilities.
You become a little baby, you go back into the womb.
You spend your last nine months floating.
...and you finish off as an orgasm!  

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Şahane, başka söze gerek yok.
Tebrikler...

Onur Altunsaray dedi ki...

teşekkür ederim efenim :)

Adsız dedi ki...

çok sevdim adamı
bir sürü vidyosunu izledim okudum ettim çok zevk aldım. daha da çok araştırıcam sanırım :)
çok güzel bir yazı olmuş yine
tebrikler ve teşekkürler :)
eda.

Onur Altunsaray dedi ki...

çok şahane olmuş o zaman iyi ki yazmışım :)
ben teşekkür ederim efenim :)